Ritim Hayatın Sesidir

Ritim Hayatın Sesidir

Posted Mayıs 07 10:21 in İncelemeler by Ritimoda | No Comment

Çünkü kalbimiz daha biz doğmadan atmaya başlamıştı… Hayatımızdaki bir sürü ses, biz fark etmesek de ritmik olarak akar. Bu sesleri fark ettiğimizde bütünün anlamını kavrar ve bir parçası olmaya başlarız.

 

Müzikteki ritim de tabi ki bunu kapsamaktadır fakat ritim enstrümanlarıyla yapılan müzikal çalışmalar birçok teknik detay içerir. Oysa doğal ya da suni olarak hayatımızda var olan seslerin oluşturduğu ritimler, teknik olguların genelde dışındadır. Bu sesleri bir bütün olarak algılamak, onların ritmik bir düzene sahip olduğunu fark etmek ve deneyerek aslında bu düzenin kendi yaşamımızın ritmini oluşturduğunu bilmek, attığımız her adımda yön belirlememizi sağlayacak bir motivasyon aracıdır.

 

Çünkü ritim müziğin de temelidir.

 

Tüm orkestra unsurları ritim temelinde ilerler. Orkestra örneğini genişletirsek aslında yaşam ile ne kadar benzediğini göreceğiz. Bir orkestradaki tüm enstrümanlar, farklı çalım teknikleri, farklı akortlar, farklı frekanslarda çalınırlar, hepsinden farklı sesler çıkar yani herkes ayrı telden çalar fakat biz bir senfoni duyarız. İşte bu kadar farklılığa rağmen eşsiz eserler dinlediğimiz orkestralar da ritmik temellere uymak zorundadırlar. Ritmi bozuk bir orkestra kafa üstü yere çakılır, tıpkı kalp ritmi bozulan ya da kalbi duran bir insan gibi…

 

İşte tamda bu düşünceden hareketle yola çıkan Ritimoda’nın gerçekleştirdiği ve her zaman en sevdiğim işler listesinde ki yerini koruyan ‘Hareketin Sesini Yakala’  projesi kapsamında çalışılan   ‘Barışın Ritmi’  arayışının, ritim hayatın sesidir mottosunu vurgulayan çarpıcı örneklerden biri olduğunu düşünüyorum.

 

Her şeyden önce projede Ritimoda’ya yer veren, çok sevdiğim eski dostum Nihal Usanmaz’a teşekkür etmek gerek.

 

Çalışmanın içeriğine gelince, AB Eğitim ve Gençlik Programları arasında yer alan Erasmus ile ülkemize gelen, farklı sanat dallarıyla ilgili 17 genç insan;

Günümüzdeki bir çok iletişim aracını, en önemlisi dili ve sözü ortadan kaldırarak iletişime geçmeyi, hikaye anlatmayı deneyimlemek ve öncelikle pantomim sanatında farkındalık yaratmak adına, “Barış” işaretini denizin üzerinde yaparak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren, tarihte önemli yere sahip, bir sahil kasabası olan Mudanya’da bir araya geldiler.Proje kapsamında yürütülen etkinliklerden biri de

Evrensel dilin yakalandığı, bedensel aktiviteleri içinde barındıran, yaratıcılığın ön planda olduğu, eğlenceli ve en önemlisi mekan kaygısı olmadan seyirciyle buluşabileceğiniz pantomim sanatında olduğu gibi sözü bir kenara bırakıp ritim ile Barış’ı anlatmaktı.

 

Öncelikle herkesin Barış’tan ne anladığını kelimelerle ifade etmesi istendi, ortaya çıkan 17 farklı bakış açısı ortak karar ile dört başlık altına toplandı. Sonrasında ise bu dört başlık ritim ile ifade edilmek istendi.

 

Yaklaşık bir saat kendi içlerinde yaptıkları deneme – yanılma çalışmalarının ardından ortaya çıkan kakafoni gerçekten görülmeye değerdi.Çünkü tüm dünyada olduğu üzere 17 kişilik bir gruptaki herkes de önce kendi duygu ve düşüncelerine göre temayı ifade etmek istedi.Birbirleriyle göz teması kurmadan, karşılarındaki kişilerin ne yapacağı ve/veya ne düşündükleri ile ilgilenmeden içindeki ritmi dışarı vurdu.

 

Çok tanıdık değil mi? Yaşadığımız hayatta hep yaptığımız ve hep karşılaştığımız gibi.

 

Sonrasında bu düzeni bozup, duygusal iletişime geçmek konusunda yönlendirildiler ve çıkan sonuç tüyleri diken diken eden, geleceğe, insanlığa, doğruya ve barışa olan inancı arttıran bir bütündü. Çalışmanın bir bölümünü  siz de izleyin isterim.

 

Video..(  https://youtu.be/HAN5z1Sy-gA )

 

Başa dönelim, ritim hayatın sesidir demiştik.

 

Duymaya başladığınızda siz de fark edeceksiniz, ritim her yerde! Ve umarım siz de fark ettiğinizde bütünün anlamını kavrayarak,  bir parçası olmayı başaracaksınız..

 

Sevgiler…

 

Asef Okan Yağcı